İletişim

İç mimarlar, insanların fiziksel, zihinsel ve duygusal ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak, günümüz yaşam tarzına uygun insan merkezli yaklaşımlar kullanır. Sağlık, güvenlik ve refahı teşvik etmeye odaklanan çağdaş iç mekanlar, giderek daha fazla biophilia (doğa sevgisi) ilhamlı bir tasarım anlayışı ile şekillenmektedir. Biophilia, insan ve doğa arasındaki bağlantıyı vurgulayarak, insan sağlığını ve refahını iyileştiren ortamlar yaratmayı amaçlar.

İç mimarlık, tanım olarak çevremizdeki birçok unsuru kapsar. Sadece yapı malzemeleri ve yüzey kaplamalarının seçimini değil, aynı zamanda dolap, mobilya, aydınlatma ve mekan düzenlemelerinin tasarımını da içerir. Bu süreç, içinde bulunduğumuz alanların işlevsel, estetik açıdan hoş ve genel olarak iyi bir yaşam kalitesi sunmasına yönelik bir yaklaşımdır.

 

Mimar :
Hatice Gürel Özlü
Proje Türü
İç Mimarlık
Süreç
6 Ay
Müşteri :
OceanThemes
Strateji:
Minimalistik
TARİH :
22 Kasım 2020

Tasarım Detayları

Tasarımda, su, yeşillik, doğal ışık gibi doğal dünyanın özelliklerini veya ahşap ve taş gibi unsurları yapılı mekanlara taşıyoruz. Tasarımda doğal sistemlerin ve süreçlerin kullanımının teşvik edilmesi, doğaya maruz kalmaya olanak tanır ve dolayısıyla bu tasarım yaklaşımları sağlık ve refahı artırır. Birkaçını saymak gerekirse, kalp atış hızı değişkenliği ve nabız hızlarının azalması, kan basıncının düşmesi ve sinir sistemimizdeki aktivitenin artması dahil olmak üzere çok sayıda olası fayda vardır.

Zamanla teknolojik gelişmelere paralel olarak doğal dünyayla bağlantılarımız farklılaştı. 19. ve 20. yüzyıllardaki gelişmeler, insanların doğayla etkileşimini temelden değiştirdi. Doğadan korunarak iç mekanlarda giderek daha fazla zaman geçirdik. Günümüzde insanların büyük çoğunluğu zamanlarının neredeyse %80-90’ını iç mekanlarda, ev ve iş yerleri arasında dolaşarak geçiriyor. 

[30m2]

Yatak Odası

[22m2]

banyo

[28m2]

Çalışma Alanı

[15m2]

Mutfak Alanı

İnanılmaz Sonuç

Çoklu duyusal deneyimler oluşturarak yaşlara ve demografik özelliklere uygun iç mekanlar tasarlayabiliriz. Bu odalar ve alanlar, bize ilham vermenin, üretkenliğimizi artırmanın ve daha fazla refah yaratmanın kanıtlanmış bir yolu olarak bizi doğaya bağlıyor. Bu faydaların ötesinde, stresi azaltarak ve yaratıcılığı artırarak iyileşmeyi de hızlandırabiliriz. Giderek kentleşen şehirlerimizde biyofili, tasarıma daha hümanist bir yaklaşımı savunuyor. Sonuç, doğayla birlikte nasıl yaşadığımızı, çalıştığımızı ve öğrendiğimizi kutlayan biyofilik iç mekanlardır. Terim, eski Yunanca’da ‘canlılara duyulan sevgi’ anlamına gelir (philia = sevgi / eğilim) ve Almanya doğumlu Amerikalı psikanalist Erich Fromm tarafından The Anatomy of Human Destructiveness (1973) kitabında kullanılmıştır.